Aydemir, vefanın Türk milletinde bireysel bir huy olmaktan öte toplumsal birliğin yapı taşı olduğunu vurguladı.
Önceki dönem milletvekillerinden İbrahim Aydemir, Türk milletinin tarihsel serüveninde vefanın salt duygusal bir bağ olmadığını, aksine toplumsal hafızayı şekillendiren ve kolektif kimliği besleyen kültürel bir omurga niteliği taşıdığını ifade etti. Aydemir, bozkır şartlarının zorluklarında gelişen dayanışma anlayışının, verilen sözün mukaddesliğinin ve yol arkadaşlığına bağlılığın vefayı Türk dünyasında merkezi bir konuma taşıdığını belirtti.
Devlet geleneğinde karşılıklı sorumluluk
Aydemir, Orhon Kitabelerinde yer alan ifadelerin yalnızca bir hükümdarın özverisi olmadığını, aynı zamanda devlet ile millet arasındaki müşterek sorumluluk ilişkisinin göstergesi olduğunu kaydetti. Eski Türk toplumunda ahit ve kelamın hukuki bir bağ kadar sarsılmaz görüldüğünü aktaran Aydemir, bu nedenle vefanın toplumsal nizamın korunmasında vazgeçilmez bir esas olduğunu dile getirdi.
Destanlarda sadakat ve olgunluk
Türk destan dünyasında ideal kahramanın sadece cesaretiyle değil, yurduna ve sevdiklerine bağlılığıyla tanımlandığını söyleyen Aydemir, Dede Korkut anlatılarında ve Manas Destanında bu unsurun belirgin şekilde görüldüğünü vurguladı. Kahramanlığın ancak sadakatle kemale erdiğini, vefasız bir yiğidin makbul sayılmadığını ifade eden Aydemir, bu anlayışın bugün de geçerliliğini koruduğunu söyledi.
Aile yapısında kuşaklar arası bağ
Aydemir, Türk aile yapısında atalara hürmet, anne-baba hakkının dokunulmazlığı ve emanete sahip çıkmanın ahlaki bir zemin oluşturduğunu belirtti. Ailenin yalnızca bir yaşam birliği değil, kuşaklar boyunca süren bir değer misağı olduğunu kaydeden Aydemir, bu misağın merkezinde vefanın yer aldığını ifade etti.
Tasavvufta manevi bağlılık
Tasavvuf geleneğinin vefayı manevi bir derinlikle ele aldığını söyleyen Aydemir, Hoca Ahmed Yesevi ve Yunus Emre'nin düşüncelerinde ahde vefa, yardımseverlik ve emanetin korunmasının hem bireysel hem de toplumsal olgunluğun ölçüsü sayıldığını aktardı.
Kurumsal yapılarda güven üretimi
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ahilik teşkilatının meslek ahlakını belirleyen ilkelerin ustaya, topluma ve emeğe sadakat üzerine kurulduğunu belirten Aydemir, devlet düzeninde de yönetici ile halk arasındaki görev ve sorumlulukların vefayı güven kaynağı haline getirdiğini söyledi.
Bugünün toplumsal birliğinde de yaşayan değer
Modern Türk toplumunda vefanın tarihsel temellerini koruyarak yeni alanlarda varlığını sürdürdüğünü vurgulayan Aydemir, şehitlik makamına saygı, öğretmen-öğrenci ilişkisi, kültürel mirasa sahip çıkma şuuru ve toplumsal yardımlaşma hareketlerinin bu değerin güncel yansımaları olduğunu kaydetti. Vefanın sadece geçmişin bir hatırası değil, bugünün toplumsal ruhunu besleyen canlı bir değer olarak yaşadığını ifade eden Aydemir, devlet geleneğinden destanlara, aile yapısından tasavvuf düşüncesine ve kurumsal yapılara kadar geniş bir alanda yer alan bu değerin Türk kimliğinin sürekliliğini sağlayan temel bir bağ olduğunu söyledi.