Atatürk Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Dr. Bünyamin Aydemir, son yıllarda televizyon ve dijital mecralarda yayımlanan yapımların, toplumun değer dünyasını hedef alan bir kültürel saldırı haline dönüştüğünü belirterek, gençlerin bu kuşatma karşısında daha şuurlu ve dirençli bir tavır sergilemeleri gerektiğini vurguladı. Aydemir’e göre aileyi parçalayacak, bireyi yalnızlaştıracak, toplumsal hafızayı köreltecek senaryolar, “eğlence” adı altında sunularak zihinlerde derin yaralar açıyor.
Aydemir, bu içeriklerin aslında salt birer “hikâye” değil, topluma yönelik planlı bir dönüşüm hamlesi olduğunu kaydederek, “Gençlerimizi bağımsız kimliklerinden kopararak, kimliksiz bir tüketim nesnesine dönüştürmek istiyorlar. Bu nedenle ekranın dili masum değil, tam tersine zihinsel bir işgal aracıdır” değerlendirmesini yaptı.
-Aile yapısına yönelik tehdit
Profesör Dr. Aydemir, aile kurumunun dizilerde sürekli çatışma, şiddet ve yozlaşma unsurlarıyla yansıtıldığını, baba figürünün itibarsızlaştırıldığı, anneliğin ise sorumsuzlukla özdeşleştirildiği sahnelerin toplumsal zihinlerde kalıcı hasar bıraktığını söyledi. Ona göre bu tür içerikler, evlatların aileye olan güvenini zayıflatıyor, köklü değerleri itibarsız hale getiriyor.
Aydemir, “Eğer bir toplumun aile kodları yıkılırsa o toplum geleceğini kaybeder. Bu nedenle aileyi küçümseyen, ilişkileri hedonist arzulara indirgeyen yapımlar sadece seyirlik değil, aynı zamanda milli güvenlik meselesidir” ifadelerini kullandı.
-Toplumsal kimliğin korunması
Akademik çalışmalarında da kültürel hegemonya kavramına odaklanan Aydemir, yabancı odakların yerli yapımlar üzerinden zihin dünyamızı tahrip etmeye çalıştığını belirtti. Özellikle gençlerin konuşma biçimlerinden giyim tercihlerine, hatta isimlendirme alışkanlıklarına kadar bu kuşatmanın etkisinin hissedildiğini söyledi.
Profesör Dr. Aydemir, “Milletimizin öz değerleri, irfan ve edep kodları bu ekran kuşatmasıyla törpülenmek isteniyor. Bizim vazifemiz, bu kuşatmaya karşı zihinsel bir seferberlik başlatmak, gençleri kendi öz kültürüne ve inanç iklimine daha sıkı bağlamak olmalıdır” dedi.
-Kültürel bağımsızlık çağrısı
Aydemir, üniversitelerden sivil toplum kuruluşlarına, medyadan eğitim sistemine kadar her kesimin, bu kültürel saldırıya karşı daha etkin bir mücadele vermesi gerektiğini belirtti. “Kültürel bağımsızlığını kaybeden bir milletin siyasi ve ekonomik bağımsızlığını koruması mümkün değildir” diyen Aydemir, gençliğe yönelik bu farkındalık çağrısının ertelenemez bir görev olduğunu dile getirdi.