Ana Sayfa Teknoloji Kim Kimdir? Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Spor Yerel Haberler
Bozdoğan-39 operasyonlarında aranma kaydı bulunan 239 şüpheli yakalandı
Bozdoğan-39 operasyonlarında aranma kaydı bulunan 239 şüpheli yakalandı
“Filistinliler kurgu görüntü oluşturuyor” iddiası
“Filistinliler kurgu görüntü oluşturuyor” iddiası
MSB: Pençe-Kilit Harekatı’nda bugüne kadar 931 terörist etkisiz hale getirildi
MSB: Pençe-Kilit Harekatı’nda bugüne kadar 931 terörist etkisiz hale getirildi
Bakan Bak, Gençlik Kampı başvurularının başladığını duyurdu
Bakan Bak, Gençlik Kampı başvurularının başladığını duyurdu
Meteoroloji’den kuvvetli yağış ve toz taşınımı uyarısı
Meteoroloji’den kuvvetli yağış ve toz taşınımı uyarısı
HABERLER>ARAŞTIRMA-İNCELEME
12 Şubat 2013 Salı - 09:35

Herkes bu şehre borçlu

“Ben buralara gelirken sokakları böyle ıssız düşlememiştim. Gördüklerimle gerçeklikten saptım. Etrafımdaki sessizlik ölüm sessizliği, yalnızlıktı. Bu sokaklar ağı, bu mahalle, saklısında hüzün veren, kurgulanmasından korktuğu yıllanmış bir öyküyü barındırıyor gibiydi.”

Herkes bu şehre borçlu

Kariyerine çok sayıda ödülü sığdıran Ankaralı yazar İnci Gürbüzatik, “İki Çırpı Kiraz Kız” ve “Aşk Kaldığı Yerden” öykü kitaplarından sonra, Goa Yayınevi’nden çıkan romanı, “Misket”i okurlarıyla buluşturdu. Yazar, 1950-60’ların Ankara’sında Ulus’un arka sokaklarına çıkardığı okuyucusunu; Misak-ı Milli Mahallesi, Suluhan, Gazi Lisesi, Tayyare Sokağı, Karyağdı ve Tezveren Sultan Türbelerinde gezdirmeden bırakmıyor.
Kurtuluş Savaşı’na tanıklık etmiş karargâh evlerin, insansızlaştırılmış bir semtin, tarihin yok oluşuna/edilişine “yazınla” itiraz ediyor. Misket’te itiraz ve isyan çığlıklarıyla birlikte, çocukluğunuzun arka bahçesine açılan sayfalarda oyunlarınızı, tanıdık simaları, tarihi değerleri, zamanın ruhunu ve günlük yaşantı kesitlerini okuyacaksınız. Yalnız okumakla kalmayacak, yazarın yazmaya teşvik eden sesine de kulak vereceksiniz. İnci Gürbüzatik kitabını, çocukluğunun Ankara’sını, anılarının sokak/satır aralarını Ankara Hürriyet okurlarıyla paylaştı.

- Senaryolarınız, belgesel film metinleriniz, öyküleriniz, kitaplarınız, ödülleriniz var. Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Önemli olan Ankaralı olmam. Yazıyor olmam. Atatürk Birinci İlk Okulu, Ulus Kız Orta Okulu, Anafartalar Kız Lisesi ve DTCF Tiyatro Bölümünü bitirdim. TRT’de yıllarca hem radyoda hem de televizyonda prodüktör olarak pek çok programa, televizyon dizisi ve dramaya imzamı attım. Bir Ankara Aşığıyım. Çocukluğum Ulus’ta, o eski Ankara mahallelerinde geçti. Bence bu kadar yeter.

- Yazarı gibi kitap da Ankaralı olunca “misket oyunu, misket şarabı, misket elma, misket havası…” geliyor aklımıza. Kitabınızın adıyla hangi misketi imliyorsunuz?

Hepsini. Çünkü kitabımda misket, her anlamıyla çıkıyor karşımıza. Ama ana imge misketin buğulu cam derinliğine Alis gibi dalıp anılarımı bir bir çekip çıkartışımdır. Tıpkı bir falcının cam küresinde görünenler gibi, ben de misketteki o şeffaf, buğulu derinlikte buldum kendimi. Sonra da parmaklarımın arasında gıcırdatıp seslerini duyurdum, görüntüler yansıttım okuruma.

- Kitapta otobiyografik öğeler, siyah beyaz fotoğraflar, bir kroki ve “onsuz olmazdı” dediğiniz kurgu var. Tür olarak roman mı, anı kitabı mı, belgesel mi demeliyiz?

‘Misket’ içeriğine bakınca bir anı kitabı, otobiyografi gibi görünüyor, ama birbiri ardına anlatılanlar roman bütünlüğü taşıyor. Karakterler var, tipleri de. Belgesel zaten. Benim asıl yapmak istediğim, yıkılıp tarumar edileceğini bildiğim, çocukluğumu yaşadığım Ulus’taki Misak-ı Milli, Doğan Bey, Hacı Doğan mahallelerini, sokaklarını, evlerini, yıkımdan önceki hallerini belgelemekti. Vefasızız. Geçmişimize sahip çıkmıyoruz. Duyarsızız üstelik. Ulusal belleğimiz çok zayıf. Ben Ulus’un yok oluşundan öncesini acı duyarak yazdım, Misket’te.

SEVGİMİZİ KANITLAMA ZAMANI

- Ulus’un arka sokaklarında, çocukluk ülkeniz ve yetişkinliğiniz arasındaki o görünmez kırmızı çizgiyi geçtiğinizde mi, kitabın ana fikri ortaya çıktı?

Kaybetme korkusu insanı harekete geçirir. Kaybedilecek şey ne kadar büyük, önemliyse korku da büyür. Ben kentsel dönüşümün daha konuşulmadığı zamanlarda Ulus’un yıkılacağı korkusunu oraları gezerken anlamıştım. Çünkü o canım sokaklar, mahalleler istila edilmiş, içinde yaşayan o güzel insanlar oralardan kovulmuştu. Evler yılkıya bırakılmış, viran olması bekleniyordu. Önseziye gerek yoktu. Gerçeğin korkunçluğu görülüyordu. Zamanında restore edilse idi, içinde yaşayan, oraların gerçek sahipleri ile canlılığını sürdürebilirdi. Ama bunu sanki özellikle yapmadılar. Ruhu olurdu o zaman. Yoksa yıkıp eskiymiş gibi yeni maket evler yapmakla ruh üfürülmüyor oralara.

- “Misket bir misyon, Ankara’ya vefa kitabıdır” diyorsunuz. Neden?

Ankara’yı gerçekten çok sevdiğim için yazdım. Altı aylıkken annemin kucağında geldiğim bu kentte büyüdüm ben. Benim çocukluğumda şehrin kalbiydi yaşadığım yerler. Eski Ankara’nın Hacı Doğan, Doğan Bey mahalleleri tarihi mimari dokusu, insanları, esnaflarıyla capcanlı bir semtti. Ankara’da yaşamış herkesin bu şehre borcu vardır. Kişiliğimin oluşmasında annem babam kadar önemlidir Ankara. Havasının, suyunun, bize sunduğu güzelliklerin, kültürel olanakların etkisi inkâr edilemez. Ülkemin başkenti, Cumhuriyetin kalesi, ruhudur. Bana emek verdiğini düşünür kendimi borçlu hissederim hep. Ankara ile ilgili senaryolar gibi Misket’i yazmam da bu şehri sahiplendiğim içindir. Yöneticilerimiz, ilgililer, yetkililer öyle duyarsız, vefasız, Sivil Toplum Kuruluşları öyle tepkisiz ki. Vefa duygusuyla geçmişime sahip çıkıp yok oluştan öncesini ‘Misket’te yazıp belgeledim. Ama sadece yazmak yetmiyor, zaman sevgimizi kanıtlama zamanıdır.

BELLEĞİN KAZINMASINA İSYAN

- Nasıldı sizin çocuk(luk) Ankara’nız; özellikle Gençlik Parkı’ndaki sosyal yaşamdan bahseder misiniz?

Günlük yaşamımızda elbette sıradandı giysilerimiz. Sümerbank kumaşlarından, basmalar, pazenler, poplinden elbiseler dikerdi annelerimiz. Bizim için anlamı büyük olan o güzel Sümerbank binası artık başka bir isim taşıyor. Gördüğümde burnumun direği sızlıyor. O zamanlar bütün anneler birer terziydi, dikiş dikmesini bilirdi. Sokakta oynarken kirlenmekten korkmazdık. Ama tiyatroya, misafirliğe giderken, bayramlarda, Gençlik Parkı’na giderken çok özenle giyinirdik. Zengin çocuklarıyla fakir çocuklarını giysilerinden ayırt etmek hiç mümkün değildi. O yüzden ayrımcılık, kıskançlık nedir bilmedik biz. Sınıf farkını duyumsamadık. Gençlik Parkı başlı başına bir kitap konusudur benim gözümde. Çocukluğumun parkıdır çünkü. Bir ritüeldi ailece Gençlik Parkı’na gitmek. Bambaşka duygularla, değişime uğramış dönerdik oradan.

-Yıllar sonra Tayyare Sokağı 14 numarada yıkımı bekleyen evinizin kapısında durduğunuzda neler hissettiniz, anılarınızın yükünü boşaltabildiniz mi?

Hiç boşaltmadım. O kapıdan girmek geçmişle anılarla yüzleşmekti. Misket’i okuyanlar anımsayacaklardır, o gün orada, artık yaşamayan o yitik insanların hepsinin beni beklediklerini gördüm. ‘Yaz, beni yaz, bizi yaz, bizim gibi sıradan insanların da hayatı yazılmalı’ diyorlardı. O insanlar benim için Orhan Kemal’in insanlarıydı. Pek çok ünlü, önemli, popüler insandan daha değerliydi yaşamları. Onlara da vefa borcum vardı. Yazmam o yüzdendir.

- Bu kitap geçmiş özleminden çok, bir isyan; Ankara’da hızla yok edilen hafıza mekânlarını yazıyla yaşatmaya çalışmak mı?

Geçmişe özlem hem yok, hem var. Misket, hümanizmanın, insan ilişkilerinin yok oluşuna, tarihi bir semtin haritadan, uydudan silinişine, binaların yıkılışına, belleğin kazınmasına itiraz, isyan, çığlık elbet. O hafıza mekânları keşke yok edilmeseydi de yazıyla yaşatmaya çalışmasaydık.

ANKARA İLE İLGİLİ ANILARINIZI BELGELEYİN

Ankara çok değişti, sanki sahipsiz. Kentin dokusuyla birlikte rant uğruna estetik yok edildi. Gördüğüm çirkin binalar, görgüsüz, açgözlü yapılar, bakımsız yollar, çimlerine basılamayan parklar, kimliksizlik bana acı veriyor. Ama tarihi kent dokusu yok edilse, binalar yıkılsa, şehir birilerinin zevkine göre değişse de, bilinmeli ki, bu kentte yaşamış insanların anıları sapasağlam. Anılar belleklerimizden silinemez. Bir hazine gibi koruyoruz çünkü.
Ankara ‘Öykünün Başkenti’ bunu bilenler biliyor, bilmeyenler de öğrenmeli. Ankaralılara yazmalarını öneriyorum. Edebi yazmaları da gerekmiyor. Geleceğe, belge bırakın. Lütfen yazın. Ankara ile ilgili anılarınızı belgeleyin. Gelecek kuşaklar için, çocuklarınız, torunlarınız için yazın. Tanıklıklarımız çok önemli. Unutmayın belge yoksa bilgi de yok.

 

 

 
Heyelan yolu kapattı
 
Heyelan değil ASKİ yıktı
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Küresel başkent için ‘beyin fırtınası’
Başkent’te proje üreten firmaları, ‘beyin fırtınası’ ve ‘iş birliği’ yapmaya ...
Kentleri rehabilite etmeliyiz
Ege-Koop’un Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde düzenlediği “Kentsel Dönüşüm ve ...
2012'nin önemli kareleri
Anadolu Ajansı foto muhabirlerinin, Türkiye ve dünya gündemini etkileyen ...
 
Şehit anneleri bu kadının yüzüne tükürmeyip ne yapsın?
Yeni Akit Yazarı Ali Karahasanoğlu yine milletin hislerine tercüman olan ...
Ankara'nın suyuna Amerikan övgüsü
Kendi personelini bilgilendirmek için şebeke suyunu kontrol eden Amerikalı ...
Sergiyi gezen bedenini bağışladı
Body Worlds sergisini gezen 20 Ankaralı bedenini bağışlamaya karar verdi.
 
Başkent’in twitter gündemini belirliyoruz
Etiketlerle konuşulan Twitter aleminde artık Ankara da kendi gündemini ...
3 haftada 40 bin Ankaralı ziyaret etti
Öldükten sonra bedenlerini bağışlayanların kadavra ve organlarının yer ...
100. Yıl'da 100 öğrenci evi
ODTÜ’lü iki arkadaş, Ankara’nın öğrenci semti 100.Yıl’daki öğrenci evlerinin ...
 
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Türkiye'nin aktif dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Doğru Buluyorum
Yanlış Buluyorum
Fikrim Yok

Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Teknoloji Kim Kimdir? Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri