Ekonomiden konuşuyoruz ama aslında ahlaktan bahsediyoruz. Çünkü ekonomi dediğimiz şey, sadece faiz oranları, döviz kurları, borsa endeksleri değil; bir milletin helal kazanca, adalete, emeğe, sadakate bakışıdır.
Son haftalarda partilerden gelen “ekonomi önerileri” gösteriyor ki kimse meseleye özünden bakmıyor. Herkes dış borç, küresel fon, faiz indirimi, borsa çıkışı peşinde. Oysa mesele çok daha derin: Vicdanın sesi kısılmış.
Bir zamanlar bu milletin en güçlü sermayesi güveniydi. “Söz namustu” denirdi. Şimdi söz, imzadan bile zayıf hale geldi. E-imzayla sahte diplomalar düzenleniyor, borçlar sihirli kalemle siliniyor, adalet terazisinin kefesi şaşmış.
Siyaset, halkın iç sesini duymuyor. Halbuki bu milletin iç sesi, bütün piyasalardan daha gürdür. Yeter ki duymak isteyen bir kulağa rastlasın.
Parlamenter Yazarlar Birliği Başkanı İbrahim Aydemir’in son çıkışı bu açıdan önemli. “Ekonomi bir ahlak meselesidir” derken aslında tüm sistemin aynasını tutuyor. Çünkü ahlakın eksildiği yerde faiz artar, yolsuzluk artar, güvensizlik artar.
Bugün milletin aradığı şey, bir kurtarıcı değil; adaletli bir paylaşım, güven veren bir düzen, samimi bir yönetimdir.
Belki de yeniden başlamak lazım: Borsa değil, vicdan yükselsin. Döviz değil, güven artsın. İşte o zaman ekonomi değil, insan kazanır.