Bu ülkede eline silah alıp dağa çıkanın, milleti tehdit edenin, “süreçlere isim koyan” katillerin tek bir hakkı vardır… O da yok edilmektir.
Bir bakıyoruz, örgüt televizyonunda bir zibidi, elinde mikrofon, Türkiye’yi tehdit ediyor. “Sürecin adını siz koyamazsınız, Öcalan koyar” diyor. “İran’dan sonra sıra sizde” diye efeleniyor.
Buyur buradan yak!
Bir katil sürüsünün ağzı torba değil ki büzesin… Ama mesele sadece söz değil artık, mesele bu tehditlerin fiili karşılık bulduğu bir coğrafyada yaşıyor oluşumuz.
Ne demek “süreç” kardeşim?
Süreç filan yok.
Hangi çağda yaşıyoruz? Bu çağ artık cümlelerin değil, SİHA’ların, teknolojinin, akıllı mühimmatların çağı. İsrail, İran’daki komutanları nokta atışıyla ortadan kaldırdı. Bizim de PKK’nın sözde komutan takımını aynı şekilde buharlaştırmamız gerekiyor.
İsrail gibi yap kardeşim!
Nokta atışıyla, tek tek.
Kod adı neymiş, karargâhı neredeymiş, toplantısı hangi mağaradaymış, çayını nerede içiyormuş… Bunların hepsini biliyoruz. Artık mızmızlanmak yok. “Ama şu ülke kızar, ama bu Avrupa üzülür…” Bunları geçin. Çünkü bu ülkede artık teröre hayat hakkı tanımak, teröre ortak olmaktır.
Sivili, masumu, bebeği, yaşlısı öldüren bir örgüte bırak fikir hakkını, nefes hakkı bile tanımayacaksın.
Kim ki terörü savunur, meşrulaştırır, “ama”lı cümleler kurar, onu da muhatap almayacaksın.
Düşünce özgürlüğü mü? Elbette! En uç fikir bile söylensin. “Ben sistemin dibini beğenmiyorum” de. “Ekonomi yerlerde” de. “Bu rejim çürüdü” de. Dilediğini söyle. Ama eline molotof alma, dağa çıkma, sırtını teröre dayama.
Çünkü mesele bu milletin namusu.
Mesele bu topraklarda bir daha Cudi’den, Amanos’tan, Kandil’den tehdit sesi çıkmaması.
Sözün özü şu: Türkiye artık başka bir eşiktedir. Terörün zihni bile barındırılamaz. Biri çıkıp "Öcalan isim koyacak" diyorsa, cevabı belli: O isim defterden silinmiştir.
Yok hükmündedir.
Terör de, onun sırtını sıvazlayanlar da…
Ve bu millet, öylelerinin defterini dürmesini çok iyi bilir.