Önceki dönem milletvekillerinden İbrahim Aydemir, dijital çağın 30 yıllık serüvenini değerlendirdi. Aydemir, teknolojinin çığ gibi büyüyen gelişimine rağmen insanın ruh terazisinin, toplumsal denge ve adalet arayışının aynı hızda ilerlemediğine dikkat çekti.
Aydemir’e göre, Türkiye’nin 1990’ların başında Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin öncülüğünde kurduğu internet bağlantısı, o dönem bir milat olmuştu. Ancak bu miladın arkasındaki büyük dönüşümün bugün hâlâ tamamlanamadığını ifade eden Aydemir, “Erişim arttı ama erdem aynı oranda büyümedi. Bilgi çoğaldı ama bilgelik eksildi” sözleriyle süreci değerlendirdi.
DİJİTALLEŞMENİN GÖLGESİNDEKİ GERÇEKLER
Bununla beraber Aydemir, gelişen teknolojilerin yalnızca üretim biçimlerini değil, insanın algı ve vicdan yapısını da dönüştürdüğünü belirtti. Bilgisayarların evlere girdiği 1994’ten bugüne, yapay zekâ destekli sistemlere kadar uzanan çizgide insanın kendi özüne uzaklaştığını dile getirdi.
“Her 10 kişiden 4’ü yoksulluk içindeyken, bugün bu oran 8’e yükselmişse; bu ilerlemenin değil, bir çelişkinin ifadesidir” diyen Aydemir, teknolojinin refahı otomatik olarak getirmediğini, tam aksine yeni bir sınıfsal ayrım doğurduğunu vurguladı.
İLERLEME VAR, ADALET GERİDE
Aydemir, enerji, sağlık ve bilgi alanlarındaki devrimlerin ekonomik uçurumu kapatmak yerine derinleştirdiğini de belirtti. 1995’te insan genomunun dizilenmesinin yüz milyon dolara mal olurken bugün beş yüz dolara düşmesini örnek veren Aydemir, “Fiyatlar düştü ama insanın değeri düşmemeliydi” diyerek ahlaki bir sorgulama yaptı.
Aynı zamanda karbon emisyonlarının ve şehirleşmenin artmasına değinen Aydemir, teknolojik ilerlemenin çevresel ve sosyal dengesizlikleri de beraberinde getirdiğini söyledi. Ona göre, ilerleme yalnızca makineye değil, insana da dokunmalıydı.
YENİ HİKÂYE İHTİYACI
Aydemir, dünyanın bugün “yapay zekâ, yüksek dil modelleri, dijital ajanlar” çağında yeni bir kırılma noktasına geldiğini ifade etti. Bu çağın gerektirdiği şeyin, sadece teknoloji üretmek değil, bir hikâye inşa etmek olduğunu vurguladı.
“Teknoloji amaç değildir; insanın hikâyesini tamamlayan bir araçtır. Fakat insan, hızla koşarken kendi hikâyesini unuttu” diyen Aydemir, dijital çağın en büyük eksikliğinin “amaçsız ilerleme” olduğunu dile getirdi.
Aydemir’e göre, Türkiye bu yeni dönemde hem geçmişin tecrübelerini hem de bugünün teknolojik kabiliyetlerini sentezleyerek insan merkezli bir vizyon oluşturmalı. “Eğer yeni bir hikâyemiz olacaksa, bu hikâye adaletle, üretimle, merhametle yazılmalı” sözleriyle konuşmasını tamamladı.