Türkiye son günlerde hem içerideki politik rekabette hem de küresel sahadaki güç mücadelesinde eşzamanlı bir yoğunluk yaşıyor. Önceki dönem milletvekillerinden İbrahim Aydemir, bu çok katmanlı süreci “millet iradesinin merkezde kaldığı stratejik bir eşik” olarak değerlendirdi. Öte yandan iç politikada yaşanan gelişmelerin, dışarıdaki devinimle birlikte okunduğunda daha berrak bir tablo sunduğunu ifade etti.
İÇ SİYASETTE DÖNÜŞEN DENGE ARAYIŞI
Aydemir’e göre son dönemin en belirgin başlıklarından biri, ana muhalefet içindeki hareketlilik. Özellikle Ekrem İmamoğlu iddianamesi sonrası yaşanan tartışmaların, Türkiye’de muhalefetin yeni bir denge kurma arayışına yöneldiğini vurguladı. Bunun yanında Özgür Özel’in siyasi söylemini sertleştirerek tabanını konsolide etme çabasının, muhalefet blokunda yeni bir kırılmayı da beraberinde getirdiğini değerlendirdi.
Bunun yanı sıra Aydemir, iddianame tartışmalarının topluma “boşluk” algısı şeklinde sunulmasını doğru bulmadığını dile getirerek, şeffaflığın siyasetin asli gereği olduğunu, milletin hakikat arayışının kurumların önünde olduğunu hatırlattı.
ORTADOĞU’DA SİSTEM DEĞİŞTİREN GELİŞMELER
Diğer yandan Aydemir, Ortadoğu’da son haftalarda yaşanan diplomatik dönüşümün Türkiye’ye yeni bir alan açtığını belirtti. Suriye’de revize edilen güvenlik mimarisi, Gazze’de Türkiye’nin aktif yer alabileceği uluslararası model ve İsrail’deki kabine içi kırılmaların, bölgenin eski denklemlerini değiştirdiğini kaydetti.
Özellikle Gazze’nin geleceğine dair uluslararası güç tartışmalarında Türkiye’nin adı anılırken, bölge halklarının Ankara’ya duyduğu güvene de dikkat çekilmesi gerektiğini ifade etti. Aydemir, “Türkiye’nin adaleti, merhameti ve siyasi feraseti, bölgenin yeniden inşasında müessir bir güç olacaktır” dedi.
KÜRESEL ŞEFFAFLIK DALGASI VE ABD’DEKİ ÇATLAKLAR
Bununla beraber Aydemir, ABD’de Epstein belgeleri üzerinden büyüyen tartışmanın yalnızca bir skandal değil, Batı siyasetinin çürümüşlük testine dönüştüğünü söyledi. ABD Kongresi’nin tam şeffaflık baskısıyla karşı karşıya kalmasının, küresel düzenin yeni bir sorgulama dönemine girdiğini vurguladı.
Aydemir, “Dünya artık hiçbir mekanizmanın kapalı kapılar ardında işlemeyeceği bir döneme yöneliyor; güç merkezleri çözülüyor, millet merkezli devlet anlayışı öne çıkıyor” şeklinde konuştu. Bu sürecin Türkiye gibi toplumsal meşruiyet temeli güçlü ülkeler için fırsatlar barındırdığına dikkat çekti.
AİLE VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ DEĞİŞİM
Aydemir ayrıca Türkiye’deki demografik dönüşüme de temas ederek, ekonomik düzenlemeler veya kısa süreli teşviklerin tek başına aile yapısını güçlendiremeyeceğini söyledi. Aydemir’e göre toplumun ihtiyaç duyduğu şey, değer merkezli bir sosyal iklimin yeniden canlandırılması.
Aydemir, “Aile, milletin hem ruhi hem de tarihî direğidir; bu direğin yeniden sağlamlaşması için toplumsal dayanışmayı, sosyal denetimi ve geleneksel değerleri yeniden kıymetli hale getirmeliyiz” sözleriyle meseleyi değerlendirdi.
GENEL TABLO: YENİ SAFHAYA DOĞRU
Aydemir tüm gelişmeleri bir arada değerlendirirken, Türkiye’nin hem içeride hem dışarıda tarihî bir safhaya girdiğinin altını çizdi. Devlet aklının çeşitli alanlarda eşzamanlı yürüttüğü stratejilerin, bu dönemde Türkiye’nin hem güvenlik hem diplomasi hem de toplumsal yapı açısından daha güçlü bir zemine oturmasını sağlayacağını ifade etti.