Aydemir, Alaska’da gerçekleşen Trump-Putin buluşmasını “yeni bir küresel taksimatın habercisi” olarak tanımladı ve şunları söyledi: İsrail’in yürüttüğü politikalar uluslararası hukuku ihlal ediyor, Türkiye siyasetinde ise dilin nezaketle yeniden inşa edilmesi gerekiyor. Ayrıca siyasi dengelerin değiştiğini, orta sınıfın ise artan ekonomik yük altında kaldığını kaydetti.
YENİ KÜRESEL DENGE VE TÜRKİYE’NİN ROLÜ
Aydemir, Trump ile Putin’in Alaska’da gerçekleştirdiği zirveyi 21. yüzyılın yeni Yalta’sı olarak yorumladı. Bu buluşmanın küresel düzenin ilk işareti olduğunu belirten Aydemir, Avrupa’nın yeniden masanın dışında bırakıldığını, buna karşılık Çin’in etkisinin daha güçlü biçimde hissedildiğini ifade etti. Zirveden resmi bir anlaşma çıkmasa da, Putin’in tek imza atmadan meşruiyet kazandığını, Trump’ın ise Avrupa’yı devre dışı bırakıp doğrudan pazarlık masası kurduğunu vurguladı. Bu tabloyu “eski dünyanın bitişi, yeni dünyanın işaret fişeği” olarak niteledi.
Yeni düzende Türkiye’nin jeopolitik merkeziliğinin daha da ehemmiyet kazandığını belirten Aydemir, Ankara’nın Moskova ve Kiev ile ilişkilerini sürdürmesinin, Washington ve Brüksel’le stratejik müzakerelerde bulunmasının, Türkiye’yi yalnızca bölgesel değil küresel masanın da asli unsuru hâline getirdiğini kaydetti.
İSRAİL’İN POLİTİKALARI VE KÜRESEL TAKSİMAT
Aydemir, İsrail’in Batı Şeria’daki yeni yerleşim planlarını Nazi Almanyası’nın “Lebensraum” doktriniyle özdeşleştirdi. Bu adımların Filistin topraklarında etnopolitik temizlik anlamına geldiğini, uluslararası hukukun ihlal edildiğini dile getirdi. Ona göre, bu projeler iki devletli çözümün yolunu tamamen kapatıyor. Kudüs ile Ma’ale Adumim arasında kurulmak istenen stratejik hattın Batı Şeria’yı kuzey ve güneyden böldüğünü vurgulayan Aydemir, bunu “coğrafyanın ve milletin ruhunun parçalanması, insanlığın gözü önünde coğrafi apartheid inşa edilmesi” olarak tanımladı.
İsrail’in bu politikalarını Alaska’daki küresel paylaşım masasıyla ilişkilendiren Aydemir, “Bir yanda Arktik rezervleri ve enerji yolları, öte yanda Filistin’in kanayan yarası… İkisi de aynı fotoğrafın parçalarıdır. Dünya yeniden taksim ediliyor; mazlumların sesi duyulmazsa bu taksim zulümle mühürlenir” ifadelerini kullandı. Uluslararası toplumun sessizliğini eleştirdi, Cenevre Sözleşmeleri ve Birleşmiş Milletler kararlarının açıkça çiğnendiğini hatırlattı. İsrail’in işgal siyasetinin küresel düzenin meşruiyetini tükettiğini savundu.
SİYASETTE NEZAKET DİLİ VE DİJİTAL KÜLTÜR
İç siyasete de değinen Aydemir, siyasette kullanılan üslubun toplumsal fay hatlarını derinleştirdiğini belirtti. Yeni sosyal mecra NSosyal’i örnek göstererek, “Orada kimse bağırmıyor, küfür edilmiyor, herkes nezaketle konuşuyor. O hâlde siyasetin dili de nezaket olmalı” dedi. CHP’de Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu’nun sert çıkışlarını eleştiren Aydemir, bu tür söylemlerin millet vicdanında karşılık bulmadığını, halkın kavga diline değil çözüm üreten siyasete ihtiyaç duyduğunu kaydetti.
Dijital kültürün siyaseti doğrudan etkilediğini belirten Aydemir, X gibi mecralarda nefret dili yayıldıkça siyasette de aynı üslubun hâkim olduğunu söyledi. Buna karşılık NSosyal gibi örneklerin, nazik bir kamusal alanın mümkün olduğunu gösterdiğini dile getirdi. CHP’nin yalnızca İmamoğlu merkezli tartışmalara sıkıştığını, bunun partiyi vizyon kaybına sürüklediğini ifade eden Aydemir, “Siyaset şahısların hırsına değil, milletin müşterek ihtiyaçlarına odaklanmalı” dedi. Ona göre siyasi dil çözüm merkezli olursa toplumda güven yeniden tesis edilebilir.
SİYASİ VE EKONOMİK DENGELER
Aydemir, son araştırmaların CHP’nin oy kaybettiğini ve muhalefetin vizyon üretemediğini gösterdiğini ifade etti. İmamoğlu’nun mağduriyet algısının başta CHP’ye yükseliş getirdiğini, fakat partinin tek gündeme sıkışarak ivmesini kaybettiğini söyledi. AK Parti’nin yeniden birinci partiye çıkmasını, MHP’nin oylarını artırmasını, ulusalcı seçmenin ise CHP’den uzaklaştığını Türkiye’de yeni siyasi denge arayışı olarak yorumladı.
Ekonomiye dair konuşmasında fiyatlarda denge algısının oluşmaya başladığını fakat orta sınıfın ağır yük taşıdığını kaydeden Aydemir, “Bir şişe suyun 10 lira olduğunu artık biliyoruz, fakat konut ve otomobilde hâlâ dengesizlik sürüyor” ifadelerini kullandı. Alt gelir grubunun kırsalda nispeten korunabildiğini, ancak şehirlerde orta sınıfın en ağır yükü çektiğini belirtti. Yüksek vergi oranlarının orta sınıfı ezdiğini söyleyen Aydemir, Türkiye’nin ihtiyacının makro değil, mikro düzeyde çözümler üretmek olduğunu, işletmeleri küresel fırtınadan koruyacak adımların atılması gerektiğini vurguladı.